23 Şubat 2010 Salı

Transit

Beklemekte... beklemenin ortasında, tam ortasında beklemekte. Kalanın yanında kalabilmiş kırıntılar içerisinde. Kalıntılar... kırıntılar.. kırıntılardan yollar, gerisinde bir şey yok; umut sadece yolun sonunda.
Müstakil hayatlar ama bahçeleri birbirine bağlı. Merkezi sistem içerisinde merkezüssü kalp olan depremler. Kalın kafalar vurdumduymaz tavırlar. Kadınlar erkekler, kadınlar kadınlar, erkekler erkekler, erkekler kadınlar... Kalp kırıkları, kırıntıları yeni yollar. Dantelden kitap kapakları altında tozlanmış hikayeler. Halının altına itilmiş kırıntılar kayınçolar...
Anlatılamayan, sematikler içerisine yerleştirilmiş hayatlar, duygular. Demesi kolay anlatması zor, ağızda kalan laflar... ah bir anlatabilse...
Karşı tarafın sessizliği, karşı tarafın tam karşısı. Gürültü yasağı, ses kirliliği olarak adlandırılan çok acı çığlıklar. martı sesine benzeyen daldan sarkan kartal yanına konuçlanmış ağzında peynir olan kargayla sürreal sohbetler içerisinde.
Lastik ucuna takılan çengelli iğne, belde ilerlerken gerisinde delikler bırakan. Tende delikler, kadında delikler, erkekte doldurmasına yardım eden araçlar, yine de kocaman bir boşluk. Şarap akıtan delikleri ile süzgeç misali kalpler. Kırıntılar... kıpırtılar ve fısıldamalar. Akıldan geçen fısıldamalar, kendine bile yüksek sesle söylenemeyen duygular. Ah bir anlatabilse...
Havuzlar, fıskiyeler... su yok ama yerine göz yaşı akıtan kadınlar dilek kuyuları önünde. Ah bir anlatabilse ah bir anlatabilse ah bir anlatabilse.
Ah bir diyebilse aklından, kalbinden, kırıntılardan geçeni...

Moya

0 yorum:

Yorum Gönder