19 Kasım 2009 Perşembe

Antonin Artaud

Beni anlayan deli, beni deli eden deli, benim delim... Başka dünyamın tek kahramanı, yalnız adamı ve yanındaki ben, kendini hissetirmeden gezen. Beraber kusabilsek keşke ve baksak birbirimize ellerimizle. Senin için bana göre daha sıcak, sende kabullenmişliğin iki derece fazla ısısı var. Benim üşümem bundandır. Elimi tutsan kaybolurum gibi geliyor. Kalkıp gitsen kendimi bulurum.Yine gel Antonin ama ne olur bir dahaki sefere daha çok kal yanımda ve bıçağını iyi bile. Antonin beni de alsana yanına. Bırak bedenim kalsın ama al beynimi bir kavanozda. Ona şiirler oku Antonin, hikayeni anlat bir beyaz koridorda. Antonin, yalnız bırak beni. Bedenim acısını özlemekte. Beni bırak bu odada, bu masada... Arkana bakınca bir taş bul, sonra tut onu, at cama ve bulutları odaya sok. Nasıl özledim yağmuru kendi yarattığım... Antonin, gel al beni bırak yol ortasına. Kaybolduğum mekandan bir harita üzerine düşmek istiyorum artık. Olduğum yeri herkes bilsin ve kuşbakışı yargılasın beni istiyorum. Sonra sen kırmızı bir çizgi üzerinde dolaştır beni istiyorum. “Aman kırmızı olsun, başka renk olmaz!” Git buradan Antonin, midem bulanıyor kokundan, ölmen sebepli o unutulmuş naftalin kokusu... Benim senden istediğimi verecek halin yok senin, bırak beni kendi halime. Kendi halimin sen olmasına gülme sakın. Al eline bir kalem ve yaz beni sana yalvarıyorum, yaz beni. Açlığımı unuttur bana. “Kitap yeter sana” de bana... “günde tam 5 defa.” Geri gel Antonin neden beni dinliyorsun ki? Sana kimse öğretmedi mi benim laflarım boşta gezen aylak insan misali? Geri gel yalvarırım bana bir şiir oku. Deliliğini anlat bana, benim deliliğimi. Geri gel Antonin bana hikayemizi anlat. Ve git şimdi Antonin. Sana ihtiyacım yok benim!

Moya

0 yorum:

Yorum Gönder