8 Ocak 2010 Cuma

Dün gece

Ne kadar da hüzünlü bir sahne! İşkenceden beter, cinayetten öte. Bir heykel! Hem de tam önümde. Taştan, kapkara taşlardan oyulmuş. Kendi şeklini, kendisi vermiş gibi gövdesine... Ağlamamak içten değil. Nasıl da soğuk ve de dalgın. Farkında değil etrafında olup bitenin. Öyle bakıyor ilerilere. Yanında saatlerce bir kız ağlamış dün gece. Bir önceki gece ise bir çift sevişmiş, kızın sırtı heykelde. Kavga çıktığı söyleniyor dün saat öğlen birde. Yerde kan lekeleri, söylenmekten öte gerçekleşmiş bağırışlar, tartışmalar. Ama o ileri bakmış yine de kıpırdamadan. Gözlerimdeki yaşlardan kırılmasa ışık, şimdi de hareket edeceği yok zaten. Bir ismi, eylemi olduğundan dikilmiş bir heykel bile değil üstelik! Amaçsız, varlığı beyhude. Gözler ileride, elleri cebinde. İçimi parçalıyor bu heykel. Ağlamak gerekti aslında saatlerce dün gece, bu vurdumduymazın ayakları dibinde. Ona ağlamak, kendime ağlamak gerekti. Dün gece burada saatlerce ağlayan kız olmak gerekti!

Moya

0 yorum:

Yorum Gönder