11 Aralık 2009 Cuma

Göknur için

boynunda binlerce karınca yürüyen bir kız var tanıdığım. boynunda yürüyen ve etini çekiştiren binlerce karınca. o sadece gülüyor bu duruma. bazen de kafasını sallıyor. karıncaları bir tek o görüyor, bir tek o gülüyor ikimizin arasında. karıncalarını istiyorum ben de. kafamı sallamaktan öteye...
geceleri sokakta geziyor tek başına elinde telefon. burnu şaha kalkmış kızın, boynunda karıncalar. gülüyor ve arada da başını sallıyor. net göremiyorum bazen çünkü ben de kafamı sallıyorum onunla. karıncalar bize gülüyormuş, öyle diyor. demek ki ben yine yalnızım.
kendime güvenimi cebinde taşıyor. arada bir çıkarıp görmeme izin veriyor. sonra yine cebine ve benden uzağa. karıncalar boynunda geziyor ve o elini cebine atıp bana gülüyor. ben biraz daha eksik, kafamı sallıyorum.
elleriyle gözlerime bastırıp bana yıldızlar yaratıyor. böyle mi diyorum senin gördüklerin? hayır benim rüyalarım karınca yuvalarından ibaret diye cevap veriyor. özlüyor musun yağmuru diyorum. o sensin ben ne zaman sevdim senin yağmurunu diyor. öyle diyorum, yağmur benim... başını sallayıp gülüyor, başımı sallıyorum.
biliyor mu bildiğimi? biliyor mu aklımdan ona söylediklerimi? o kadar oldu değil mi tanışalı? ve ben hayal ürünü olup çıktım sadece iki günde. boşver diyor, artık düşünmeden konuşma zamanım geldi... evet dersem arkası hayır gelecek artık. aynı soruya iki cevap doğru olan...
boynunda binlerce karınca yürüyen kız kalkıp gidiyor yine geceye, kahkahasını duyuyorum sokakta. başımı sallayıp geri gelmesini bekliyorum.

Moya

0 yorum:

Yorum Gönder