25 Aralık 2009 Cuma

Acı ve diğerleri üzerine

Hayır efendim, hiç de katılmıyorum bu söylediklerinize. İnanmıyorum her şeyi bu kadar karmaşık yaşamak istediğinize. Ben yılların sadeliği için kendi içimde yanıp kavrulurken kabul edemiyorum sizin kenizi bu kadar haklı görebilmenizi. Kötü olduğunu söylüyorsunuz bana ölümün, hüznün ve acının. Ama bir saniye kulak verin bana. Sorarım size, kim onlardan daha kalıcı ve gerçek bir şey gösterebilir bize? Sizin savunduğunuz sevgi, mutluluk, barış ve huzur mu daha iyi olan gerçekten de?
Cevabını tüm kalbimle çığlıklar atarak iletiyorum sizlere. Hayır! Hayır! En fazla sizlere ezberletilmiş bir hayaldir bu. Ezbere gelen, bir önceki neslin genlerinize yazıp halihazırda sizlere sunduğu en büyük aldatmacadır bu. Etrafınıza bakın bir kere... Madem en çok istediğiniz şeyler bunlar neden sadece acı, kan ve gözyaşı bulunuyor çevremizde? Demek ki sizin içinizde de aksi giden, ara sıra tekleyen bir saat mevcut. Açın kafalarınızı ve çıkarıp koyun beyinlerinizi önünüze. Önce üzerlerine sinmiş olan o eski kokudan kurtulalım. Ve şimdi sizlere vereceğim ilk ve son söylevi dinleyin beraberce.
Sevgi, barış, mutluluk ve huzur tek başlarına anlamsız, çamura boyalı kırık oyuncaklar gibi. Herkese göre değişken, herkese göre daha hayalvari hallerde. Havada asılı durmakta. Oysa bir bomba düştüğü zaman etkisi her zaman aynı... Bir kol kesimi, kalp deşimi insanlarda hep aynı korku, dehşet ve acı salınımlarına sebep. Savaşın sonu hep belli, ölümün, acının, karanlığın hep belli. Ama sizler bu basit bilgiyi bile görmezden gelmekte ısrar etmektesiniz. Sadece bunun için, evet sadece bu sebepten ötürü sizleri, hepinizi cehennem alevlerinde yanarken görebiliyorum daha şimdiden. İtiraz etmeleriniz boşuna, bu uğultu engel olmayacak devam etmeme konuşmama.
Mutlu bir insanın aklı dağınıktır, aşık biri doğru düzgün düşünemez. Ama acıtın bakalım canlarını her yanlış yaptıklarında. Sonra da takip edin bakalım bir daha düşüyorlar mı aynı hataya. Ellerinden en sevdiklerini alın, en sevdiklerine gözlerinin önünde zarar verin ve sonra içlerindeki asıl insanı gözlerinde seyredin. Mutluluk, keyif kimseye bir şey öğretemez oysa acının, korkunun, hüznün öğrettiği bir daha asla silinmez beyinlerden.
Ergen bir erkeği örnek göstereyim sizlere. Bir kafede oturuyor olsun bu velet. Önünden siyah uzun saçlı, mini etekli bir afet geçirelim önce. Erkek tabii ki de hatlarını aklına kazıyıp eve gidecek ve bu anı takip eden birkaç gün boyunca kadını malzeme olarak tüm kendini tatmin zamanlarında hayalinde yaşatacaktır. Bir de o afeti aynı kafe önünde, mevzu bahis ergenimizin önünden geçerken bir araba altında ezelim... Erkek burada önce güzel bir kadını, daha sonra ölümü, kanı ve hayatın herkes için bitebileceğini ve hatta güzeller için bile çirkinliğin geleceği bir an olduğunu öğrenecektir. Ve eve gittikten sonra sadece birkaç gün değil yıllarca aklından çıkaramayacaktır bu bilgileri.
Acı, korku ve hüzün çok da kalıcı bir şekilde bilgiyi öğretirler bir yandan da. İnsanlar bu öğrendiklerini hatırlamak için başlarına gelmesi gerekenleri bilirler ve bu telaşla beyinlerinin kıvrımlarına sıkıca sararlar bu verileri. Artık kimse koparamaz onlardan bu değerli bilgiyi.
Kabul etmiyorum yadsımayla ilgili itirazlarınızı. Yadsınmış bilgi silinmiş değildir ve inanın insanın en beklemediği anda karşısına tekrar çıkacaktır. Oysa mutlulukla ilgili unutkanlıklar çok daha fazladır ve açıktır. Mutlu bir anıyla ilgili herkes farklı bir detayı hatırlar hep. Sıcak bir yaz günü piknik yapan bir ailenin üyelerinden biri o günle ilgili güneşin sıcaklığını hatırlarken bir diğeri taze çim kokusunu beyninde canlandırarak mutlu olduğunu ayrımsayacaktır. Oysa bir ölümde kimse kenardaki çiçeğin kokusunu ya da arka fonda bir dükkandan gelmekte olan melodiyi hatırlamayacaktır. Herkes akan kanı, gelen çığlıkları ve bunlardan bağımsız olarak ne kadar korktuklarını hatırlayacaktır. Kimse için değişmeyecektir bu detaylar...
O yüzden lütfen artık bana iyilikten ve mutluluktan, gereksiz sevinçlerden ve sevgilerden bahsetmeyin. Ben bana artıları olan şeyleri severim. Ben bana dersimi ezberleten, hayatımı yaşadığımı ve sadece yaşayabildiğim için bile ne kadar şanslı olduğumu öğreten hususlara saygı duyarım. Acı olmasa varolmayacak bir mutluktan, huzurdan söz açmayın yanımda. Ben sözlerimi bitirip yanınızdan ayrılınca bolca zamanınız olacak bu konularda saçmalamaya...


Moya

0 yorum:

Yorum Gönder